aile içi şiddet ve çocuğa etkisi

Aile içi şiddet, eşlerin birbirlerine, çocuklarına ya da evde birlikte yaşadıkları aile bireylerine karşı gösterdikleri saldırgan ya da baskıcı tutumlardır. Aile içi iletişim kurmadan bu durumun önüne geçilemez. Şiddet gören ya da yaşayan çiftler bunu çocuklarına hissettirmediklerini söyleseler de, şiddetin yaşandığı ailelerde çocuklar da yaşanan şiddetten olumsuz etkilenmektedir.

Çocukların şiddetin en ciddi mağdurları oldukları, ebeveynleri ve aile içi şiddetle ilgilenen ekip ile yapılan görüşmelerden anlaşılmaktadır. (Tezcan ve ark. 2010).

Şiddet yaşanan evlerde çocuklar, çoğu kez şiddetin en yakın tanıkları, bazen de doğrudan mağduru olmaktadır. Şiddet gören çocuklar genelde fiziksel, duygusal ve sözel şiddetle karşılaşabilmektedir. Bu durum ise çocuklarda içine kapanma, korkular taşıma, iletişim sorunları yaşama, okul yaşamında başarısızlık, okula gitmek istememe vb. olarak kendini göstermektedir (Kardam ve Yüksel 2010). 


Şiddet Türlerinin Çocuk Üzerindeki Etkileri

Fiziksel Şiddet ve Etkisi

Kaba kuvvetin sindirme ya da korkutulmada yaptırım aracı olarak kullanılmasıdır. Tokatlama, çimdikleme, ısırma, itme, tekmeleme, boğazını sıkma, kemik kırma, eline geçirdiği cisimle saldırma, terk ve ölüm fiziksel şiddet olarak değerlendirilmektedir (Yücel 1993).

Çocukların aile içi fiziksel şiddete uğraması durumu genel muayenede çürükler, yanıklar ve kırıklar ile teşhisi mümkün olabilmektedir. Fiziksel şiddete uğrayan çocuklarda sosyal uyum problemleri görülür. Genelde içine kapanık, sessiz, uysal, çekingen, ( Çocuklarda özgüven ) bazen utangaç ve korkmuş bir izlenim bırakırlar (Sokullu 2003). 

Duygusal Şiddet ve Etkisi

Çocukların ebeveyn tarafından olumsuz tutumlara maruz kalmaları ve gereksinim duyulan sevgi ve ilginin karşılanamamasıdır. Aşağılayıcı sözler söylemek, lakap takmak, korkutmak, yeterli para vermemek, olumlu yönde gelişimine ket vurmak, yapmak istemediği işlere zorlamak, yalnız bırakmak, suça yöneltmek, reddetmek, sevgiden yoksun bırakmak, sürekli eleştirmek, tehdit, terk etmekle korkutmak gibi birçok durum duygusal şiddete girmektedir (Kardam ve Yüksel 2010).

Aile içinde duygusal şiddete maruz kalan çocukta duraklama, engelleme, gerileme oluşturan davranışlar oluşabilmektedir.

Duygusal şiddetin etkileri, fiziksel şiddetin etkilerinden daha geç iyileşmektedir.

Sözel Şiddet ve Etkisi

Söz ve hareketlerin karşı taraf üzerinde sindirme, baskı ve korkutma amacıyla cezalandırma ve kontrol kurma aracı olarak kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Sözel şiddet gören çocukta özgüven eksikliği, tedirginlik, sinirlilik, korku, depresyon, içe kapanma, isteksizlik ve ümitsizlik gibi birçok ruhsal problem görülebilmektedir. (bknz: flört şiddeti)

Şiddet Sonrası Çocukta Görülen Problemler

Aile içindeki şiddetin çocuklar üzerindeki en büyük etkisi, çocukların ailede şiddeti normalleştirmesidir. Bu, çocukların gelecekte şiddet uygulama olasılıkları daha fazladır.

Anne ve babasını rol model alan çocuk erkekse, kadınlarla ilişkilerinde kadını aşağılama davranışlarına gidecek; kızsa, erkeklerle ilişkilerinde boyun eğen, ezilen bir tavır alarak iletişim kuracaktır (Taşdan, 2009).

Çocuklukta fiziksel şiddet öyküsü ile kendi çocuğunu kötüye kullanma arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. (Vahip ve Doğanavşargil, 2006) 

Çocuğa şiddette özellikle fiziksel şiddetin sonuçlarına baktığımızda; bu çocuklarda, çeşitli sakatlıklar, kırıklar, beyin kanamaları, felçler, havale, zekâ özrü, çeşitli organ yetersizlikleri, bu hasarların çok ağır olması durumunda ise ölümün ortaya çıktığını görebilmekteyiz. 

Ruhsal olarak ise depresyon, kaygı bozukluğu, sosyal uyumsuzluk, dışavurum ya da içe atım sorunları, karşı olma ve karşı gelme bozuklukları gibi problemler gelişebilir. Ailedeki ilişkiler sisteminin bozuk olması, gelecekte bir yetişkin olarak çeşitli toplumsal rol ve işlevler üstlenecek çocukların psikososyal açıdan sağlıklarını olumsuz etkilemektedir. 

Sapma davranışları olarak nitelendirilebilecek çeşitli davranışların sağlıksız aile ortamında yetişmiş bireylerce daha sıklıkla gösterildiği bilinmektedir. Çocuklarda sosyal uyum azlığı, anti-sosyal davranışlar, okul devamlılığında azalma, dikkat azlığı, okul başarısında düşüklük, başkalarına şiddet gösterme, düşük benlik saygısı, güvensizlik, yeme bozuklukları, sağlık problemleri, madde bağımlılığı, intihar girişimi, huzursuzluk, depresyon, hatalı cinsel seçimler, kendine zarar verme, suç işleme ve hatta ölüm ile sonuçlanmaktadır (Skinner, 2006)

Zekâ özrü ya da ruhsal örselenme sonucu bu çocuklarda genellikle okul başarısı düşüktür, bilişsel gelişimleri olumsuz yönde etkilenmektedir. Yapılan bir çalışmada, sevgi ve saygıya dayalı bir aile ortamı içinde yaşayan gençlerin kendini kabul düzeyi yüksek ve bağımsız iken; reddedilen, kısıtlanan gençlerin ise içine kapanık, kendilerine fiziksel zarar veren, çevresine saldırganca davranan kişiler oldukları saptanmıştır (Ovacık 2008). 

Annenin fiziksel veya cinsel şiddetinin tanığı olan çocuklarda görülen davranış sorunları, sık kâbus görme, yatağını ıslatma, çekingen/içine kapanık olma, anneye/diğer çocuklara karşı saldırgan olma ve hırçınlaşarak ağlama olarak belirlenmiştir (Tezcan ve ark. 2010). Buna göre şiddet yaşamış kadınların çocuklarında davranış sorunları, şiddet yaşamamış kadınların çocuklarına oranla daha yaygın olarak görülmektedir. Eş şiddetine bir şekilde tanıklık eden çocuklarda, şiddete uğramayan çocuklara oranla benlik saygısı, anksiyete, depresyon ve davranış sorunlarının daha fazla olduğu görülmüştür (Tol ve ark. 2010). 

Aile İçi Şiddete Müdahale Yaklaşımları

Aile içi şiddetin birçok boyutta etkileri vardır. Aile içi şiddet konusunda koruyucu ve iyilik halini sürdürmede sağlık personeline büyük görevler düşmektedir. Öğretmenler de, aile içi şiddete tanık olan çocukların davranışlarını yorumlayarak, çocuk ve ailesinin yardım almasını sağlamalıdır.

Aile içi şiddete maruz kalan çocuklarla çalışırken, anne ve babayı da tedavi sürecine dâhil etmek oldukça önemlidir. Aile içinde çocuğun şiddetten nasıl etkilendiği ebeveynler tarafından farkına varılmalıdır. Şiddet gören kişilere yönelik destek programları, şiddet uygulayan kişilere yönelik öfke kontrol grupları, ana-babalara yönelik aile eğitimi programları sıklıkla başvurulan yöntemler arasındadır.

Aile içi şiddete maruz kalmış çocuklar ve ergenlerdeki davranış sorunlarına yönelik psikodrama uygulaması yapılmış ve çocukların davranış problemlerinde önemli oranda azalma olduğu görülmüştür. (Moylan ve ark. 2010) Çocuğun içinde bulunduğu riskli durum devam ediyor ise bu noktada yasal sistemin devreye girmesi, gerektiği takdirde çocuğun koruma altına alınması, şiddet uygulayan ebeveyn ile uzman denetiminde görüşülmesi ve hatta ilişkilerinin tamamen kesilmesi gerekebilmektedir.

Kısacası, aile içi şiddetin çocuğa birçok olumsuz ruhsal ve fiziksel etkileri bulunmaktadır. Aile içi şiddetin çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri ele alınırken, çocuğun yanı sıra bütün aile sistemi üzerinde disiplinlerarası bir yaklaşımla çalışılması büyük önem taşımaktadır. 

Buse Arın

Kaynaklar

Aile İçi Şiddetin Çocuk Üzerindeki Etkileri ve Psikososyal Desteğin Önemi, Neslihan Lök, Konya; Ceyda Başoğul, Adıyaman; Selma Öncel, Antalya, 30 Aralık 2015.

Aile İçi Şiddet ve Çocuklar Üzerindeki Etkileri: Temel Kavramlar, Güvenlik Planı Hazırlama ve Alternatif Tedavi Model Örnekleri, Melis Sedef Kahraman, Ankara; Gökçe Çokamay, Ankara, 09 Mayıs 2016. 

Psychology Today, Domestic Violence

Sorumluluk Reddi: Söz konusu bu tür bilgiler Site’de yalnızca bilgilendirme amacıyla yayınlanmaktadır ve doktorunuz ya da eczacınızın tavsiyelerinin yerini almaz. Bu bilgiler hiçbir koşulda bir hastalığın veya fiziksel problemin tıbbi tanısını koymak için kullanılmamaktadır site üzerinden durumunuzla ilgili endişelerinizi ve sorularınızı sorabilirsiniz. Bununla birlikte her durumda doktorunuza ya da eczacınıza başvurmanız gerekir.